16 Eylül 2013 Pazartesi

Misafirlerimiz

Ön bahçeye yeni misafirler dadandı Ramazan'dan beri. Maalesef sokakta bunları kimse beslemiyor. Ara sıra karşı komşumuz da mama veriyor. Onun dışında kimse bu miniklere yardımcı olmuyor. Arka bahçede anne ve yavruları vardı. 4 yavrudan ikisi öldü maalesef. İki tane kaldı. Onlar bulundukları yerden başka bir yere gidemiyorlar mama aramak için. Özellikle ablam onlarla çok ilgileniyor ancak nedense gelişimleri oldukça yavaş. Anneleri emziremediği için sanırım :(

İşte ön bahçemizin bayan ziyaretçileri


Renkleri bu şekilde olunca aklıma bunu yapmak geldi :D



Ancak pamuk hanım içlerinde en evcil olanı. Sanırım evden atıldı. Bizim siyamlar 1 yaşını doldurmalarına rağmen ne gelden ne gitten anlamıyorlar (işlerine gelmedikçe). Ama şu dünyalar güzeli her çağırdığımızda geliyor. Oyun oynuyor, sırnaşıyor. Sanırım komşumuzun bir tanıdığını onu alacak. Yanında bir tane daha alması için ikna etmeye çalışacağız bakalım.


5 Eylül 2013 Perşembe

Neler Oldu?

Bloğu bir süre ihmal edeceğimi daha önceki bir yazımda söylemiştim. Aslında beklediğimiz sonuçları aldık ( ablam ve ben). Ancak üşengeçlikle ancak şimdi yazıyorum.

Ablam ve ben yeniden üniversite okuyoruz (= Geçen sene sınava girme kararı aldı. İkimizin lisans eğitim dönemleri birbirine yakındı ve birbirine uzak şehirlerdi. Onunla beraber stressiz bir şekilde aynı üniversiteye gitme fikri çok sıcak geldi. Ablam sayesinde kendi kendime gaza geldim açıkçası. Çalışmaya hemen başlanılmıyor sizin de tahmin edeceğinizi gibi. Ama zamanında FM'den girip o şekilde üniversite okuyan biri için artık soruların çok daha farklı olduğunu kabul ediyorum. Sınav sistemi zaten çok farklı bizimkinden. Neyse efendim. Ben bir iki ay çalıştım. Malum tarih ve coğrafya için hazırlanmak gerekiyor. LYS'de de analitik geometri, türev ve trigonemetri bilgilerimi tazelemem gerekti. Ablam iki sınava da bir hafta varken çalıştı. Buradan itiraf ediyorum zamanında ondan daha yüksek puan almış biri olarak sterese girdim bu çalışma ile ya kazanamazsa diye. YGS'den sonra düşük alırım dedi. Beni geçti :S LYS'den sonra belki kazanamam dedi (kendine güven tavan yapmış :P ), bana 30 puan fark attı. Sınavdan sonra bana iyi depar attı sizin anlayacağınız ( hahahahahaha). 

Neyse efendim. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesini, istediğimiz bölümleri kazandık. Kayıt işlemleri çok rahattı. Yarım saatte hallettik. Harçlar kalktığı için de hiç para ödemedik. Yaptığımız tek masraf kayıt için çekilen vesikalık fotoğraflar oldu ;) Ablama yeniden okullu olmasının hatırına bir çanta ve kalemkutu yaptım:





Çantanın süslemeleri ablama ait. Kalemkutu da benim dizaynım değil. Kalıbını internetten bulmuştum. Bir Koreli tarafından paylaşılmıştı sanırım. Unutmazsam buradann paylaşırım bir ara. 

Hımm, başka ne oldu? Astigmat olduğumu öğrendim. Artık gözlük takıyorum. Full HD yayına geçtim (haha). Hastane işlemleri de, en azından gözlük için, çok kolaylaşmış. İnternetten randevu aldık, muayene olduk, gözlükçüden beğendiğimiz gözlüğü aldık. Tek sıkıntı muayeneden önce ölçüm odasındaki sıra idi. Her şey T.C kimlik numarası ile halloldu. Ne doktorda ne gözlükçüde sağlık karnesiydi, bilmem ne imzasıydı diye uğraşmadık. Hiç bu kadar kolay olacağını beklemiyordum. 

Ayrıca kedi besleyenler için bir not. Bizimkiler börtü böcek peşinde çok koşuyorlar. Boncuk zehirlendi geçenlerde bu yüzden. 3 günde 6 tane iğne yedi. Gözümüz ne kadar üzerlerinde olsada bazı şeyler kaçınılmaz. İnsan gerçekten çok üzülüyor :(

Yeniden görüşmek üzere...

Bu sıkıntılı günlerde Allah (cc) herkesin yardımcısı olsun inşaallah. Bildiğim bilmediğim, tanıdığım tanımadığım ne kadar insan varsa Rab'bim bütün darda, sıkıntıda olanların yardımcısı olsun inşaAllah.

Herkesçiklere hayırlı günler. Allah(cc)'a emanet olun. Dua ile...

15 Ağustos 2013 Perşembe

Mısır Katliamı Üzerine

Mısır'daki katliamın görüntüleri, resimleri yayınlanmaya devam ettikçe durumun vehametinin daha da içler acısı hal aldığını görmeye devam ediyoruz maalesef. Bir yandan yüreğim paralanırken bir yandan da ezbere konuşan şu "direniş var, direniş" var" safsatasını sürdürenlere bu neyin kafası demeye devam ediyorum. Olay hükümeti devirmekmiş ya. Siz bu saçma direnişle hükümeti devireceksiniz ya. Milli iradeye saygı duymamak için sığınılan bahaneniz de var :

Adolf Hitler'de 1930'larda  yüzde 40'la iktidar olmuştu (bazıları uçmuş bunu yüzde 90 sanıyor işte). 

Bundan dolayı da azınlık olmaktan gurur duyanlar varmış. Burada iktidara oy vermediğini kastediyor arkadaş. Öncelikle gurur duyduğu o azınlıktaki yüzde 10'luk bilgi yanlışını düzeltmeli bu arkadaş. Sonra Mustafa Akaydın (2009 yerel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi'nden Antalya Büyükşehir Belediyesi başkanlığına seçildi) ile aynı hataya düşmeyesin ( Bknz :http://yenisafak.com.tr/politika-haber/hitler-kadar-oy-aldi-03.04.2009-178613). Başkası yüzde 40'la seçilirse tü kaka, kendi seçilirse ne âlâ. Bir de olayın şu boyutu da var. Azınlık olmaktan gurur duyan arkadaşlar içinde sosyalist görüşlü olanlara Adolf Hitler ile ilgili şu hatırlatmayı yapmakta fayda var :

1919 senesinde Alman İşçi Partisi’ne (Deutsche Arbeiterpartei; DAP) üye olmasıyla başlayan politik yaşamı, bu partinin 1920 senesinde Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi′ne (Nationalsozialistische Deutsche Arbeiterpartei; NSDAP) dönüşmesiyle devam etti ve 1921 senesinde ise Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’nin lideri oldu - anladın sen onu.
"Not: Azınlık olmanın benim için sakıncası yok, yapılan benzetme için sadece azınlık kelimesini vurguluyorum"

Bu başlıkta bunlardan neden mi bahsediyorum. Mısır halkı Mursi'yi seçti. Çoğunluk, yani milli irade. Ama milli iradeyi beğenmeyenler darbe yaptı. İşte ben de kendi ile gurur duyan bu azınlığı Mısır darbecilerine benzetmeliyim o zaman.  Ülkemizde çıkarılmak istenen ayaklanmaların amacı bugün Türkiye'yi bir Mısır ya da Suriye yapmak istemek. Faturası daha Meksikalardan ödenen pizzalarınızı yemeye devam edin o eylemlerde. İçinize Türkiye vatandaşı dahi olmayan parayla tutulmuş adamları almaya devam edin. Teröristlerin bayraklarını göre göre o eylemlere destek vermeye devam edin. Olayın gezi parkı olmadığını kabul edip hükümete karşı olduğunuzu açık açık söylüyorsunuz sonra da sıkışınca tekrar gezi parkındaki ağaçları savunduğunuz ezberini savunmaya da devam edin. Ezbere konuşmayı, temelsiz bilgileri okumaya devam ederken bu ülkenin kaç darbe gördüğünü ve bu darbelerde kaç tane masumun idam ediliğini hatırla önce. O zamanlarda gaza gelen topluluk senin gibi düşünüyordu. Hiç boşuna uğraşma arkadaşım. Ülkede kaos çıkarılmak istendiğinde bir darbe ve cunta yönetimi devreye sokulur ve bu şekilde senin ananı ağlatırlar. Senin beğenmediğin o milli irade bugün senin gibi gaza gelmedi. İnsanlar artık böyle oyunlara gelmiyor. Dört dörtlük bir hükümetimiz yok. Bu dediğin dünyanın hiçbir yerinde yok. Ama köstek olmaya çalışman bu hataları düzeltmez. Biz Mısır ve Suriye halkı için üzülüyoruz. Sen de üzülüyorsundur. Ama sen hâlâ bazı şeyleri görmek istemiyorsun. Bu kadar lafın içinden sen olmadık şeyleri seç, diğerlerini görmezden gelmeye devam et yine. Aferin sana. İnsanlar namaz kılıp, oruç tuttukları için ya da baş örtüsü taktıkları için fişlenirken aklın nerede idi? İşte senin desteklediklerin, insanları dinancı yüzünden mahkemelere az şikayet etmedi. Az ağlatmadı anamı, babamı, kız kardeşimi. Bak şimdi ne yapıyor sizin azınlıklarınız : 

(Uzun uzun okumaktan sıkılıyorsan burada sana dikkat etmen gereken paragrafı kopyala yapıştır yapayım:

"...düzenlenen iftar yemeğinde konuşmuş Kılıçdaroğlu... Mütedeyyin insanlarla CHP arasındaki kopukluktan bahsetmiş, "Biz onlara öcü gibi baktık. Daha yeni yeni birbirimizi tanımaya başladık" demiş.

Bakın başka neler demiş:

"Bu sorun yıllar önce çözülüp, başörtülü öğrenciler üniversiteye girmeliydi." demiş.

"Türkiye bu konu halledilemediği için uzun yıllar boşa efor sarf etti" demiş...

"Niye başörtülü kızlarımız üniversite okumasın. Bakın şimdi çözüldü ve sıkıntı yok" da demiş...

Göz ayarlarınızla oynamayın!  

Bu sözlerin sahibi gerçekten, ama gerçekten CHP'nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu...
Başörtüsü zulmünün her evresini önce insan, sonra gazeteci kimliğiyle yaşamış bir birey olarak, ızdırap içinde okudum bu sözleri.

Bireysel cevabımı da izin verirseniz alt alta sıralayacağım. 

Sıralayacağım çünkü, bir siyasi parti liderinin toplumun gözünün içine baka baka onları aptal yerine koymasına gönlüm razı gelmiyor.

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu...

"Bu sorun yıllar önce çözülüp, başörtülü öğrenciler üniversiteye girmeliydi."
 diyorsunuz.. 

Haklısınız!

Lakin unuttuğunuz bir şey var. Bu yasak sizin siyaset yaptığınız dönemde kaldırıldı. Ancak sizin mensubu bulunduğunuz partiden bir isim, bu yasak kaldırılır kaldırılmaz Anayasa Mahkemesi'ne bizzat giderek itiraz etti. İtiraz kabul edildi ve tekrar yasak başladı. 

Siz tanımazsınız, belki hatırlamazsınız diye itiraz dilekçesini veren CHP'li milletvekilinin adını söyleyeyim. 

Kemal Kılıçdaroğlu'ydu efendim!...
***
Şu eğitim görsün, bu görmesin, şu çalışsın para kazansın, bu çalışmasın aç kalsın. Buna siz karar veremezsiniz. Taksim'deki esnafın da anasını ağlattınız. İnsanlar evlerine ekmek parası götüremedi. Bunları görmezden gelmeye devam et. Kendini haklı görmeye de devam et. Sana ne desem kendini haklı göreceksin. Fikrini değiştirmek gibi bir düşüncem de yok. Biz bu ülkenin Mısır gibi olmasına izin vermeyeceğiz. Sen insanları ister cahil gör, ister nazilere benzet, ister örümcek beyinli de. Farklı siyasi görüşe sahip olan insanlar demokratik açılımı da destekliyor, milli irade ye de saygı duyuyor. 

Blogta ilk defa siyaset yapıyorum ama onun bunun yazdığına cevap vermektense buradan toptan yazmış olayım cevaplarımı. Sen bu yazıda olmadık yerlere takılmaya devam et. Çoğu şeyi de görmezden gelmeye devam et. Bahanen var nasılsa. 

Ayrıca açık açık sunu da belirteyim. Bu yazıya gelen yorumları olumlu ya da olumsuz yayınlamayacağım. Çünkü bu siyasi içerikli bir blog değil ancak, çok doldum. Başkalarına kendimi sempatik göstermek adına da rengimi saklayacak değilim.

22 Temmuz 2013 Pazartesi

Kore Hakkında - Cennet ve Mümin İstanbul'da Kayboldu

Ablam sayesinde bulduğum bir yazı. Gerçekten çok şaşırtıcı.

http://www.dunyabizim.com/Manset/13952/korede-islami-daha-iyi-tanitmak-icin-calisiyor.html

Kore'deki İslam gerçeği sanırım bu yazıda daha iyi anlaşılıyor. Yazıyı okurken özellikle şu kısım beni dehşete düşürdü:




3 Nisan 2013 Çarşamba

Bahane ve İtiraf...

Uzun uzun uzun bir süredir girememe bahanem şudur efendim :



Bir de bir itirafta bulunmak istiyoruuuuum:



İğğğ deme sakın. En azında bloga girmek için bir bahanem oldu.
Umarım herkesçiklerin keyfi ve sıhhati yerindedir. Allah(cc)'a emanet olun sevgili blogseverler...

4 Şubat 2013 Pazartesi

Hazırlıklar

Uzuuuuuuuuun bir aradan sonra bloga girdim nihayet. 

Ah sevgili blogum ah! Seni ihmal ettim diye ne kadar sitem etsen az. Ama seni ara ara yine ihmal edeceğimi buradan pişkin pişkin söyleyebilirim. 

Çocukluk arkadaşım ikinci çocuğuna hamile. Birincisi dünyaya geldiğinde ona bir şey öreceğim mutlaka diye söz vermiştim. Beyefendi 3 yaşına geldi ve ben ancak ikinci bebek müjdesini aldığımda anca bir şeyler örme teşebbüsüne giriştim. Ama yoldakinin hediyesi daha önce bitti. Aslında bir şeyler örmeye bu misafir vesile oldu yine. Yoksa bendeki bu erteleyici zihniyet başka türlü tetiklenemezdi. 

İnternette bir bebek battaniyesi gördüm. Ben bunu yaparım dedim kendi kendime. Fotoyu aldığım adresi ya da sahibini hatırlamıyorum. Ola ki kazara bakıpta emek çaldığımı düşünmesin kimse. Zira üzerinde ne ben yaptım ne de ben buldum diye bir hak iddia etmiyorum. Eserin orijinali şu şekilde efendim:


Renklerini de beğendiğim için kendimden pek bir şey katmaya çalışmadım açıkçası. Benzer renklerden kendi çapımda ben de şunu yapabildim:

Battaniye bitince nihayet yakışıklı yeğenime sıra geldi. Daha önce hiç tunus işi denemem olmamasına rağmen yine internette gördüğüm modellerden cesaret alarak bir hırka yapmaya kalkıştım. Tutturdum yakadan başlayarak yapacağım diye. Başlangıç hali şu şekilde idi:


Annemin de ördüğü yelek ile ortaya şu şekilde gönderilmeyi beklenen bir çalışma çıktı ortaya :




Arkadaşımla farklı şehirlerde oturuyoruz. Oğlunu daha göremedim maalesef :( Görmediğim bir çocuğun beden ölçülerini almak biraz zor oldu tabi ki. LCW'ye gidip 3-4 yaş erkek kazaklarının karış hesabıyla ölçüsünü alırken görülmeye değer komik bir tablo çizdiğimi kabul etmeliyim. 

Gönderilmeyi bekleyen bir kargom oldu bu şekilde elimde. Annemin örüp bitirdiği yelek ve patikle beraber gönderilecekler inşaAllah.

Bu arada bazı planlarım daha var. Onların hazırlıkları da devam ediyor bu süre içinde. Vakti gelince müspet bir sonuç alırsam sizlerle de iyi haberleri paylaşırım umarım. 

Şimdilik bu kadar Huston. Bir sonraki uçuşta görüşmek üzere.