10 Haziran 2012 Pazar

Eveeet, Nerede Kalmıştık?

Şu internet denen olay yokkene ne yapıyormuşuz acaba? Özledim yahu. Tahmin ettiğim gibi krize girmedim ama özlediğimi itiraf ediyorum. "Param olsun şunu alacağım" deriz ya, en azından ben derim böyle, internetim olduğunda şunu yapacağım-bunu araştıracağım diyerekten not aldım kendi kendime(100 üzerinden 100 verdim kendime, en birinci ben oldum. Fırat'a selamlar olsun). İşte kendi kendine not almak yeterli olmuyor benim gibiler için. Bu olayı mecazi olarak değil de fiili olarak yapmak gerekiyor gerçekten. Kağıt kalem kullanmayı bu yüzden seviyorum. Sonra da yaptıklarımın üzerini çizmeyi seviyorum. Özetlemek gerekirse beni şu an okuya sevgili blogger, yapacaklarımı kağıda not almadığım için unuttum çoğunu. Söz uçar yazı kalır diye boşuna dememişler.

Bir de insanoğlunun aslında adaptasyon olayını çok hızlı bir şekilde yaşadığını fark ettim. Şu an oturduğumuz evden 20 gün kadar uzak kaldık ama öbür evdeki düzene çok çabuk alışmış olacağız ki eşyaların yerlerini unutuverdim. Sabah çay demlemek için harekete geçtiğimde çaydanlık hangi dolapta idi diye bir duraklama yaşadım ( unutulmamalıdır ki duraklama dönemleri yükselme dönemlerinden sonra yaşanır ve ben bu mantıkla yola çıkıldığında bir yükselme döneminden çıkmışım galiba- böööö). Bir diğer hususta kumandada kanalların yerini unutmuşuz. Oradaki kanal sıralamasına yeni alışmışken sistem geri yükle yapıp buradaki kanal sıralamasını tekrar hatırlamam gerekti. Çoraplar nerede idi, nevresimler nerede idi derken yine yeniden eski düzenime alışmaya çalışıyorum. Mazur görmek lazım beni. Kooooskocaaaaa 20 gün ayrı kaldık bu evden. Ne kadaaaaaaar uzun :P Good for you bana :P İngilizceyi unutmamışım ama değil mi? Gönül isterdiki bahsettiklerim ile alakalı bir kaç resim bir kaç gif ekleyeyim bu yazdıklarımın arasına. Ama üşengeçlik sendormundayım üzerinize afiyet. Son zamanlarda aldığım fazla kiloları vermek için fazladan hareketlilik getirince hayatıma (deniz havası iştahımı açtığından orada kantarın topuzunu kaçırdım) benim bünye acısını bu şekilde çıkarıyor. Kota meselesi sanırım. Fiziki aktiviteleri arttırınca sanal aktiviteler azalıyor kendiliğinden. Bu mantıktan yola çıkınca, eğer blogda çok fazla yazıyorsam fiziksel aktivitelerim azalmış gibi bir sonuç çıkıyor şimdi fark ettim.

Neyse, görsel materyaller ile desteklenmediği sürece uzun yazılar okumayı sevmeyenler olabilir içinizde. İçerik çok ilgi çekici olmadığı sürece ben de bu kategoriye giriyorum. Şimdi şu yazdıklarıma bakınca ilgi çekici-iştah açıcı bir yazı değil bu yazdıklarım. O yüzden lafı uzatmadan satırlarıma burada uslu uslu son vereyim. Sadece ben geldim demek istedim. Hoş geldim, sefa getirdim...

Kih kih kih. Bu eklenmiş gif yine üşengeçliğimin bir eseridir. Blog da önceden yüklü olan resimlerden biri oluyor kendisi

 :) :) :) :) :) :) :) :) :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder